December 21, 2008

Benim de iki dileğim var

Bu sayfayı okuyan, ilgilenen kaç kişi var bilmiyorum. Takip eden iki kişinin varlığından haberdarım, gerisini cidden bilmiyorum. Açıkçası çok da merak etmiyorum. Bu sayfaya içimi döküyorum, rahatlıyorum. Tribünden izlediğim maçlara kişisel yorumlarımı yazıyorum. İlgilenip okuyanlar bana sinirlenebilir, ya da hak verebilir. Benimle aynı fikirleri paylaşabilir veya paylaşmayabilir. Herkes bu yazıların altına yorum yazabilir. Tek şartım var; benim çizdiğim saygı çerçevesinin dışına çıkılmasın. Kişilere hakaret olmasın, ortamı germeyelim.

Bu yazımın tamamı bugün izlediğim (ilk çeyreğinin sonuna yetişebildiğim) ODTÜ SK - Gazi Üniversitesi SK maçı hakkında olacak. Öncelikle kısaca maçın seyrini anlatacağım. Sonra ODTÜ ile ilgili yorumlarım olacak. Sonrasında rakip takım ve hakemlerden kısaca bahsedip maç sonu olayları ile yazıyı tamamlayacağım.

Ben izlemeye başladığımda maç 7-6 ODTÜ Şahinleri'nin üstünlüğü ile sürüyordu. Malesef ilk sayıları izleme şansım olmadı. 7-6dan sonra Gazi Warriors bir FG* ile 9-7 öne geçti. ODTÜ TD* ile skoru 13-9 yaptı. Sonrasında Gazi bir TD ile skoru 16-13'e taşıdı. Son olarak bir FG daha bulan Gazi Üniversitesi maçın skorunu belirledi: 19-13. Ben maçı izlemeye başladığımda ODTÜ'de her maçı izleyen insanlar olarak 6-7 kişiydik. Atılım Üniversitesi ve Hacettepe Üniversitesi takımlarının oyuncuları kalabalık olarak seyirciler arasındaydı. Gazi üniversitesi ile nasıl bir zıt düştülerse hayatımda ilk kez Hacettepe Üniversitesi oyuncularını ODTÜ'yü desteklerken gördüm. Gerçi sadece destekle kalmayıp sahadaki Gazi'li oyunculara kişisel olarak da sataşmalar (ve karşılık almalar) yaşandı. Sonuçta tribünlerle saha arasında ciddi bir sorun yaşanmadan müsabaka tamamlandı.

ODTÜ Şahinleri önceki maçlarına kıyasla daha iyi mücadele ettiler diyebilirim. ODTÜ Defansı maçın genelinde "No Pasaran!" sloganının hakkını verdi. ODTÜ Hücumu ise her yard için savaştı. Peki yenilginin tribünden görünen nedenleri nelerdi? Savunma takımından başlayacak olursak, öncelikle konsantrasyonu maç boyunca maksimum tutmak gerekir. Gazi koşularını maç genelinde durdurmakta başarılı iken bir iç koşudan 40 yard kaybetmek takıma yakışmadı. 3-4 kişinin aynı oyuncuyu elinden kaçırması olacak iş değil. Ayrıca FG atmakta geciken bir takımı cezalandırmak gerekir. O FG denemesi (ilk başarılı olandan bahsediyorum) o kadar gecikince bloklanmalıydı. Olayın hücum boyutu daha vahim. 1 yard mesafeden TD için oynuyorken fumble* ile topu rakibe vermek affedilemez. Ayrıca pas oyunlarında tüm takım işini düzgün yapmalı. İlk yarıda tutulamayan ama çok güzel atılmış önemli paslar vardı. Son çeyrekte ise pas koruması başarısızdı. QB* pek çok kez pas atacak zaman dahi bulamadı. Bu kadar çekişmeli bir maçta bahsettiğim hatalar yapılınca kazanmak çok zordur.

Kişisel olarak Gazi üniversitesi'nin hücum dizilimini sevmiyorum. Bana keyif vermiyor (sen ister beğen ister beğenme biz kazanıyoruz diyebilirler, görüşe saygı duyarım). Ama kazanmasını bildiler. Beğenmediğim nokta ise tribünle iletişimleriydi. Hacettepe Üniversitesi oyuncularına saha içerisinden atılan laflar ve yapılan hareketler (ne kadar tahrik altında olurlarsa olsunlar) bence yanlıştı. Ama beni asıl Gazi Warriors'tan tiksindiren (evet; artık o takıma saygı duymuyorum) maç sonunda hep birlikte Hacettepe Üniversitei'ne küfretmeleri ve yöneticilerin bunu durdurmamasıydı. İki ekip arasında neler yaşandığı beni ilgilendirmez. Ama ODTÜ'de ODTÜ'ye karşı kazandıkları bir müsabaka sonrası yapılan bu hareket benim görüşüm (tamamen kişisel görüşüm) hem karşılarındaki takıma yapılmış bir hakarettir, hem de taşkınlık ve terbiyesizliktir. Takım yönetiminin (teknik kadrolarının) buna izin vermelerine ise hiç anlam veremedim.

Hakemler konusunda bazı görüşlerimi bir forumda dile getirdiğimde kişisel mesaj olarak "varsa bir şikayetin federasyona bildir, hakemlerin burada cevap hakkı yok" iletisi almıştım. Bu sayfada hakemlerin (uygun üslup kullandıkları sürece) cevap hakkı var. En azından ben yayınlayacağıma söz veriyorum. Hakemlik kurumunu Türkiye'de başarısız, hatta işlevsiz olarak görüyorum. Çoğunun kural konusunda eksikliği su götürmez bir gerçek. Bir kısmının da tarafsızlığından şüphe duymaya başladım. Saha içinde edilen küfürleri ben tribünde duyabiliyorsam hakemler de duyabilmeli. O bayrakları ya gereksiz atmamalılar ya da attıkları bayrakların arkasında durmalılar. Hepsini geçtim; çizgiye 10cm uzaklıktaki topun yerini ölçmek için aynı çizgiye 2m uzaktaki chain* getiriliyorsa tribünler o hakemle dalga geçer. Geçtiler de bugün.

Şimdi özellikle hakemler konusunda bana kimse üçüncü yüzyıldan kalma "beğenmiyorsan gel de daha iyisini yap" edebiyatı yapmasın. Adına profesyonel lig dediğimiz bir organizasyonda bu işi profesyonel olarak yaptığı iddia edilen ve işten para kazanan insanlardan bahsediyoruz. İşlerini doğru yapmak zorundalar. Unutmamaları gereken bir gerçek; bugün ODTÜ Stadyumu'nda hakem olduğu için iki takım maç yapmadı. İki takım maç yapacağı için o hakemler geldi. Biraz iş ahlakı bekliyorum.

Maç sonunda ODTÜ Şahinleri seramoniye katılmadı. Doğruluğu veya yanlışlığı tartışılır ama ben ODTÜ'nün bu kararına sonuna kadar destek veriyorum. Saha içinde görevlerini düzgün yapmayan hakemlerin; saygısızlık sınırlarını zorlayan rakip takımın elini sıkmamaları bence gösterilebilecek en medeni tepki oldu. Bütün takım kimseye küfretmeden; hakemlere uçan tekme atmadan sahadan sessizce çıkıp gitti. Helal olsun bu kararı alanlara. Gerçi bu tepkiyi kim anlar, kim ciddiye alır o da ayrı konu. Muhtemelen bu hareket için ODTÜ ceza alır. Alsa da ODTÜ bu cezanın arkasında duracaktır.

Bu yazıyı sabırla okuyan herkese teşekkür ediyor; bana bu sayfadan veya e-posta ile diledikleri zaman ulaşabileceklerini tekrar hatırlatıyorum. Herkese iyi günler...

Not: Başlıkta kullandığım cümlenin temelde neye gönderme olduğunu bugün ODTÜ Stadyumu'nda olan herkes anladı. Ama ben dileklerimi de tekrardan yazayım: Birincisi; ODTÜ'yü tekrar şampiyon olarak görmek istiyorum. İkincisi; bu sporla uğraşan herkesin elini vicdanına koyarak bu spor için neyi ne kadar yaptığını düşünmesini, özeleştiri yapabilmesini diliyorum.

* Bu sayfayı takip ettiğini bildiğim ve sporun terminolojisine yabancı arkadaşım da var. Başta o olmak üzere bu durumdaki okurlarım için basitçe kullandığım terimler:

FG (Field Goal): Dilimize alan golü diye de çevrildi. Topun ayakla kaleye atılması ile yapılan bir sayı şeklidir. Normal bir FG 3 puan, TD sonrası extra hücumda atılan FG ise 1 puan değerindedir.

TD (Touchdown): Zaman zaman gol olarak dilimize çevrilen bir terim ama genel olarak touchdown olarak kullanılır. Bir takımın topu rakip endzone (futboldaki -soccer- kale gibi düşünebileceğimiz, sahanın en sonundaki alan) içerisinde kontrol etmesi ile elde edilen sayıdır. 6 puan ve bir ekstra hücum değerindedir. Ekstra hücumda aynı alana topu taşımak 2, FG atma 1 puan değerindedir.

Fumble: Bir oyuncunun düşmeden kontrolünde olan topu düşürmesidir. Bu durumda top aktiftir ve topu alan herhangi bir oyuncu (rakip takım da dahil) hücum edebilir.

QB (Quarterback): Dilimize oyun kurucu olarak çevrilmiştir. Hücum takımının beyni ve kaptanıdır. En temel anlamda hücum takımına yön veren, topu gerekli kişilere ulaştıran, pas atan oyuncudur.

Chain: İngilizce zincir anlamına gelir. Amerikan futbolunda ise 10 yard uzunluğunda bir zincir ile iki ucunda bulunan renkli çubuklardan oluşan bir ekipmanın adıdır. Temel işlevi 10 yard mesafeyi göstermektedir. İlk çubuk topun ilk kalktığı yeri, ikincisi ise 4 hak içerisinde topun geçmesi gerektiği yeri göstermektedir. Hakemler topun ikinci çubuğu geçip geçmediğine emin olmadıkları durumlarda kenardaki chaini saha içerisine paralel olarak taşıyıp ölçüm yaparlar.

2 comments:

Unknown said...

Ufuk selamlar,

Öncelikli olarak bunlar kisisel görüsüm, sadece cevaben yaziyorum amaç mantikli sekilde konusup tartismak. Okuyunca biraz agir geldi yazdiklarim ama, artik

fikrimi belirtmeye faydali olur umarim.

Hakemler konusunda açikçasi sikayet etmenize bile bayagi sasirdik çünkü maç boyunca sürekli olarak offside yapmaniza ve kasitli olarak illegal bir defansif

taktik izlemenize seyirci kaldilar. Tackle'lariniza diyecek hiçbirsey yok saglam LB'lariniz var, güzel oynadiniz, ancak kullanilan defansif yöntem düzgün bir

hakemle ... ayni basariyi saglayamazdi diyeyim. Bunu takimda canla basla ugrasan arkadaslarinizin oyununa gölge düsürmek amaciyla söylemedigimi ilettigimde

umarim samimiyetime inanirsin.

Hakemligin problemli oldugu konusunda herkes hemfikir. Ancak gerçekten çuvaldizi kendimize batiriyor olmamizda fayda var. Kasitli olarak illegal taktik

verilmesini yukarida örnek olarak verdim. Kendime batirirsam, - her ne kadar absurd olursa olsun, isterse hakem kafasindan TD uydursun - bir sekilde itiraz

etmemeyi, sinirlenmemeyi ögrenmem gerekiyor. Yazinda bununla ilgili pek birsey yazmamissin ama...örnek bir çuvaldiz mesela.

Hacettepe ile laf atisma konusunda...Gazi takiminin yanlis yaptigi yönünde sonuna kadar haklisin. Yöneticiler (sahsim oluyor galiba) o anda belki de

kaybedilmis bir sezonun acisi içinde çok olanlari farketmediler bile. Açik açik söylersem ben yapilan tezahüratlarin farkinda bile degilim o anda. Bu mazeret

için degil, sadece "yönetici neden durdurmadi" sorusuna yanit "yönetici o an ne oldugunun farkinda bile degildi" olacak. Ama o yönetici degilse o yönetici, o

degilse bir oyuncu, "arkadaslar yeter yapmayin" demek zorunda. Önlemlerini önceden almak zorunda. Bu konuda daha çok çalisacagimizdan emin olabilirsin. Bu

konuda - ama su ana kadar olan yazdiklarim çerçevesinde - haklisin.

Gelgelelim nerde haksiz olduguna (tezahüratin farkina varmayan yönetici olarak nacizane gorusum tabii, TBSF onayli degildir :) ). Sahadan disariya laf edene

her türlü yakistirmayi yapiyorsun, geçmisi hatirlatarak - ki hiçbir takim hiçbirsey için ceza almazken biz hala bunun cezasini çekerken - bel alti vurmayi da

beceriyorsun, ama tüm 2. yari boyunca tribünden ben ve takimima yanıbaşında laf eden takima hiçbir lafin yok? Saha içerisinde veya maç sonrasında hakemlere

küfür eden kendi oyuncuna lafın yok? Adaletsiz dagitmiyor musun biraz kilici?

Hakemlere saldiran arkadaslari kendimiz bilahare dövdük seremoniye çiktik. Hakem 2 sene üstüste düdük çaldigi halde oyunu devam ettirdi, maçi kaybettirdi

gözgöre göre, seremoniye çiktik. Fark yedik seremoniye çiktik. Fark attik, aynen.En agir laflari bizzat biz isittigimizde de çiktik. 2 sene önceki final

maçinda tribünden herkesin gördügü sekilde ekstra alinmis olmasina ragmen - ki bu maçi aha bitti Gazi kazandi diye terkeden çoktur - yine seremoniye

çiktik. Hal buyken seremoniye "karsi takim o anda tribunde tezahurat yapanlara kufur etti biz de bu yuzden seremoniye cikmadik" mazeretini kimsenin ciddiye

alacağını zannetmiyorum. Önemli nokta şu: Maçı kazansaydı ODTÜ , seremoniye çıkar mıydı? Hakemleri protesto olarak cikmamak ise, dedigim gibi...o final

macinda Gazi seremoniye cikti. O macta yasananlardan dolayı bugun hala cezalı oyuncuları var.

Ozetlersem, Gazi'nin cok yanlisi vardir. Konusma sahada - o da oyunla - yapılır. Bench tezahurat yeri değildir. Takım oyuncusu bunu duzeltmiyorsa yoneticinin

gerekli her turlu onlemi alması gerekir. ODTU yanlistir cunku kendisi sportmenlikten bahsederken kendi icine bakmayı beceremiyor, 2. mactir artik bir gelenek

haline gelmis olan seremoniyi bozuyor...

Umarım aramızda bunlardan dolayı bir husumet sözkonusu değildir. Umarım sen ve daha önemlisi takımdaki arkadaşlar benim kendim için yapmaya çalıştığım gibi,
önemli noktaları aradan sıyırıp kendi faydaları için kullanmayı becerebilir.

Saygılar,
Kerem Ateş
Gazi Ü.S.K Head Coach

Ufuk Çaylı (#57) said...

Bu sayfayı tahminimden fazla okuyan varmış; dün akşamdan bu yana farklı tepkiler alıyorum. Her yorum için (bir kısmı yazılı değil sözlü oldu, o nedenle burada değiller) teker teker teşekkürler. Burada mevcut yoruma dönecek olursak:

Merhabalar Kerem;

Ben bu sporla 2000 yılında ilgilenmeye başladım ve seninle farklı ortamlarda birçok kez bir arada bulunduk. Benim dönemimden bu yana (öncesini çok bilmem) bu sporla ilgilenenler Kerem Ateş ismini bilir. Ne kadarı bu spor için yaptıklarını, ilgini ve bilgini bilir bilmiyorum ama ben bu konuda sana saygı duyan biriyim. Medeni bir şekilde burada orta yolu bulacağımıza da eminim.

Öncelikle hakemler konusunda özet geçeyim; saha içinde olan her olayı tribünden göremiyoruz malesef. Ama iki takımın da şikayetçi olduğundan eminim. Ben bu güne kadar hiçbir ortamda hakemlere yenildik demedim, demem. Hakeme rağmen kazandık dediğim olmuştur. Kazandığımız maçlar sonrası yaptığım yorumlar vaktiyle takımımın sitesinde yer almıştır. Bu konuda amacım yapıcı olmaktı. Yan odada GS-BJK derbisi seyredilirken yazdığım yazının eksikliklerini yorumunla fakettim.

Ben Warriors oyuncuları küfretti, hakem ceza vermedi demedim. Tribünden (oldukça yukardaydım, normal konuşmalar duyulmuyordu) ben küfür duydum, sahada hakem duymadı dedim. Kaskların altından dudak da okuyamadığımdan kimin küfrettiğini bilmem. Ama sahada küfür ceza gerektirir. Chain ile ölçüm yapmayı bilen (!) hakem en azından bunu da bilsin isterim.

Ben 3 DL gördüğüm formasyonun illegal kısmını tribünden çözemedim. Cidden varsa haklısın derim. Ama bence yoktu. Konu ofsaytlar diyorsan yine hakemlerin işlerini düzgün yapmamalarına geri dönüyoruz. Unutmadan burada tekrar yazayım; yazılarım altına fanatik bir seyirci olarak imza atıyorum. Takımla resmi bir bağım yaklaşık bir yıldır yok. Burada yazdıklarım tamamen tribündeki fanatik (oyun kurallarını maç izlemeye yetecek kadar bilen) bir seyircinin yorumlarıdır.

Teknik kadro lafını bireysel alınmışsın. Head Coach olarak imza atıyorsan bir de ekibin vardır sanıyorum. Özellikle benchteki adamlarının kontrolü bu kadronun işinin bir parçasıdır. kendimden örnek vereyim, Head Coach Suphi ile çalışırken sahada yaşanan bir gerginliğe benchten karışmaya çalışan oyuncuları durduran bizdik. Hakemler farketmedi ve oyuncular ceza almadı belki ama biz o adamları tribüne yolladık. Bunu ben zamanında yaptıysam, şu an bu işlerle uğraşan adamlardan da aynı ciddiyeti beklemem hakkımdır zannediyorum.

Hacettepe oyuncularının yaptıklarını doğru bulduğumu söylemiyorum. Bu da yazımdaki eksiklerden biridir. Ama yazsaydım da farklı yorumlar alacaktım. Bu sefer adı "eziklik" olacaktı. Adamlar iki takımı da yenemiyor; iki takım son yıllarda hep final oynuyor, bu adam da iki takıma da pislik atıyor olacaktı.

Gönül verdiğin amerikan futbolu takımını tribünden izlerken çok şey istiyorsun. İstiyorsun ki çevrendeki herkes oyunu bilerek izlesin. Takımının taraftarı olsun, senin dışındaki bilinçli seyirciler sadece diğer takımların oyuncusu olmasın. Tabi ki onlar da gelsin maç izlesin ama tek seyirci onlar olmasın.

Ben ODTÜ'de maç seyrederken daha fazlasını istiyorum. Bu seyirci tezahürat yapsın, eğlensin istiyorum. Bunu yaparken seviyeyi bozmasın. Kimse sahaya laf atmasın (bkz. bu maçtaki Hacettepe örneği) istiyorum. ODTÜ bir A takımı ile maç yaparken B takımının oyuncuları C takımına küfretmesin istiyorum (ayrıntıları merak ediyorsan ODTÜ-Başkent maçını tribünde izleyen oyuncularına sorabilirsin). Hatta maçın gözlemcisi sıfatıyla gelen adam tribünde alkol alıp tezahürat yapmasın istiyorum (bunu da geçen dönem gözlemledim; ilginç tepkiler de veriyor gözlemciler).

Ama Kerem malesef tribündeki adamlar kontrol edilemiyor. Ben de tribünde zaman zaman kontrolümü kaybediyorum. Ama sahadaki adamlar buna tepki vermeyecekler Kerem. İşlerini yapacaklar.

Seramoniye çıkmama nedenini İzzet ile konuşmadım. Tam nedenini bilmiyorum. Ben bu yazımda kendi yorumumu yazdım. Benim rahatsız olduğum noktalarda takım da rahatsız olmuşsa bu maç için haklılar dedim (ve arkasındayım). Verdiğim önceki senelere ait uç örnekleri bel altı vurmak olarak nitelemişsin. Ama kabul edersin ki maç sonları için en akılda kalan olaylar onlardı. Maç bitmeden sahadan kaçan hakemi de yazacaktım ama adam maç sonunu görememişti, yanlış örnek olurdu :)

Gördüğüm kadarıyla konuların ana hatlarında hemfikiriz. Eksik yazdığım yerler konusunda da haklısın. Bu yazıda ODTÜ oyuncularının bireysel hataları niye yok dersen ona da cevap vereyim; çünkü onlara kişisel olarak ulaşabiliyorum. Gördüğüm hataları yüzlerine söylerim. Ama oyuncularına bireysel olarak söz söylemek bana düşmez; yapmam da...

Samimi ve seviyeli tepkin için teşekkür ediyorum. Umarım kendi görüşlerimi açıkça ifade edebilmişimdir...

Ufuk Çaylı
Seyirci :)