October 14, 2009

Geçen haftaki kuponum yattı

İyi gidiyordum aslında; lig başlamıştı mesela. Ayrıca banko dediğim tüm maçlar da tutmuştu. Gerçi bizim gençlerden gerideler haberi gelince tırsmadım değil ama sonuçta kazanmasını bildiler. 1. Lig'in bu haftaki son maçında ben Hacettepe dedim, Gazi kazandı. Canım sağolsun.

Belirtmekte fayda var; kimseyi küçük görmüyorum, geçen sene gördüğüm son kadroları göz önünde bulundurarak tahmin yapmıştım. Bilmediğim değişiklikler var demek ki. Hatta skorlara ve yorumlara bakınca: bazı takımlarda da ciddi değişiklikler olmuş.

İlk maçta Hacettepe oyun kurucusu sakatlanmış zannediyorum. Kendisine geçmiş olsun diyorum. Duymadığım, bilmediğim tüm sakatlıklar için de aynı dileklerim geçerli tabi ki. Umarım sakatlıklar ciddi değildir. Özellikle oyun kurucunun ilk maçta sakatlanması hiç hoş değil. ODTÜ'de Mert'in ilk maçta sezonu kapattığı yılı hatırlamak bile istemiyorum.

Kalan maçlarda tüm takımlara ve hakemlere sakatlıksız, centilmence maçlar diliyorum. Herkesin hatasının en aza inmesi dileğiyle...

October 06, 2009

İddialı bir kupon yapayım

TAFL Birinci Lig birinci hafta:

Lig başlar, başlamaz: Başlar
İTÜ SK - İstanbul AFK: İstanbul AFK
Yıldız AFK - Boğaziçi 1896 SK: Boğaziçi 1896 SK
Gazi Üni. SK - Hacettepe Üni. SK: Hacettepe Üni. SK
Ankara Üni. SK - ODTÜ SK: ODTÜ SK

TAFL İkinci Lig birinci hafta:

DAÜ SK - Sakarya Üni. SK: DAÜ SK
Koç Üni SK - İstanbul AFK 2: Koç Üni SK

Özetle; liglerin başlaması ihtimaline ve ikinci lig maçlarına 1, birinci lig maçlarına da 2 diyorum...

October 01, 2009

Neden olmuyor...

Biz zamanında ektik şimdi biçiyoruz.

Bu spora gönül veren herkes öncelikle kendi takımına ve takım arkadaşlarına bağlanır. Bu sporun doğası gereği çok normaldir. Varsa yoksa kendi takımımız; gerisi boş. En azından en amatör dönemimizde bu böyleydi.

Tamam bir centilmenliğimiz vardı ama bir yere kadardı. Maç önceleri ve sonraları rakip takımdan birlikte yenilir içilirdi, sohbetler edilirdi, bu spor için daha neler yapılır konuşulurdu. Hatta üzerimde Falcons montu ile Ankara'da yürürken karşıdan gelen Warriors montlu bir arkadaşla selamlaşıp, hal hatır sorup yollarımıza devam ettiğimizi de bilirim. Arkadaşını adını hala bilmem, bugün karşılaşsak tanımam.

TAFK olundu, TAFÜK olundu, AFK olundu, UAFL filan olundu. Hepsinde beraberdik diğer takımlarla ama her takımın tek derdi o gününü kurtarmak oldu.

"Gelecek de düşünüldü, abartıyorsun" diyebilirsiniz ama belki de önyargılarım var bu konuda. Kazandığımız bir maçtan sonra yapılmış kurul toplantısında yenilen takım antrenörünün "İkili averaj için kriter takımların kendi arasında yaptığı maç olmasın grup birincisi ile yaptıkların maçların averajı olsun" teklifinden sonra ben her takımın sadece günü kurtarmaya çalıştığı kanısındayım. Bilmediğim istisnalar olabilir; varsa emeklerine saygısızlık etmek istemem. Kendilerine saygı duyarım.

Bu sene yıllardır ilk kez sporun bu kadar dışındayım. Bir ara "hazır İzmir'deyim, belki Ege Dolphins'te işe yarayabilirim" diye düşündümse de sezon ortasında (gerçi bu gidişle sezon başı bile olabilir; sezon belirsiz) takımdan kopup askere gitme durumum olduğundan vazgeçtim. İnternet üzerinden takip edebildiğim kadar federasyon kararları okuyorum, köşe yazılarını kaçırmamaya çalışıyorum, forum tartışmalarını takip ediyorum. Yazının kalan kısımda bu kaynaklara ve eski gözlemlerime dayanarak yorum yapacağım.

İşler hiçbirimizin beklediği yönde gitmiyor. Üniversite ligi olacak mı belli değil. Bir ligin başlayacağı söylentileri var; başlayamıyor anladığım kadarıyla. İşin bürokrasi kısmına bulaşmadım hiç, çok anlamam o konudan ama gariba durum vahim. Hakemler ayrı konu zaten... say say bitmiyor.

Özümüzde ben bildim bileli herkes iyi niyetli. Bu cümlede edebi sanat yok; ciddiyim. Ligin ismi ne kadar pro (profesyonelimsi anlamında zannediyorum) olsa da herkes amatör ruha sahip ve iyi niyetli. Ama herkes sadece laf üretiyor. Birkaç isim fazlası için çabalıyor ama yalnız kalıyor.

Bu sporu bu güne kadar getiren insanlar hiçbir zaman hazıra konmadı. Gelinen her yeni nokta çok yoğun emeğin sonucu. Bundan sonrasında da emek olmazsa olmayacak.

Değişen ne oldu?

Çabaların şekli değişti. Eskiden "idare eder" olan şartlar artık olmuyor, işler ciddileşti. Malzemelenme ve kurumsallaşma ile birlikte sporun maliyeti de arttı ne yazık ki. Bunlara ek olarak her konu da artık yasal kurallar çerçevesinde yürümek durumunda.

Takımların buna adapte olması şart. "Biz adapte olduk" demesin hiçbir kulüp hala benim ilk başladığım yıllardaki gibi yürüyor işler. O zaman AFK toplantılarına birkaç kişi yollanırdı, şimdi federasyona delege yollanıyor. Bu adamlar da -haklı olarak- sadece kendi takımlarını düşünüyor. Asıl kaygı "ben bu kriterlere uyabilir miyim?" kaygısı olmuş gibi geliyor bana.

Arkadaşlar federasyon delegeleriniz AFK temsilcileriniz kadar yetkiye sahip değil. Sadece onların kullandığı oylarla mevcut sorunlara ciddi çözüm getirmek çok zor. Bir an önce birleşin ve harekete geçin. Gerçi bir dönem kulüpler birliği, oyuncular birliği gibi bir oluşum çabası vardı zannediyorum ama sonuç çıkmadı anladığım kadarıyla. Siz uğraşmazsanız hiçkimse siz sevdiğiniz işi yapın diye uğraşmaz.

Ya da hiçbirşey yapmadan bekleyin. Olur belki birşeyler...