December 12, 2010

Buz gibi bir lig

Korumalı futbol liginin başlamasına bir gün kala hava buz kesti. Tabi bunu seyirci dışında dert eden olmadı. Seyirci de ne kadar dert etti bilinmez. Fakat İzmir'de onanacak maça bile hava muhalefet etti. Rakip takım ulaşamayınca Ege Üniversitesi'nin maçı iptal edildi.

Maç yoğunluğunda hakem ataması, maç saati değişikliği filan derken şu ana kadar ilk iki haftanın sadece üç maçı mı oynandı yoksa bana mı öyle geliyor?

December 03, 2010

TAFL-LEAKS geliyor...

Dünya siyaseti WIKI tutmuşken (terim için Tolga Akkoç'a teşekkürler) ortalıkta hiç bir belgenin dolaşmadığı (en azından ben görmedim) korumalı futbol camiası karıştı. Sporun nereye gittiği belli değil. Ben de TAFL-LEAKS diye bir site kurup belge sızdırsam karlı bir iş olur mu acaba?

November 26, 2010

Kim şampiyon olur?

Ben1: Yahu ben Bursa Avrupa Şampiyonlar Ligi'nde başarılı olsun istiyordum; 5. maçını kaybetti takım...
Ben2: Sen burada korumalı futbol (nam-ı diğer amerikan futbolu) ile ilgili yazmıyor muydun?
Ben1: Neyse ki Fenerbahçe-Ülker Litvanya'dan da zaferle döndü...
Ben2: Aloooo! uçtun iyice; şimdi de basketbola sardın!
Ben1: En yakın Federer-Nadal finali ne zaman acaba teniste. ATP World Tour finalini oynasalar da izlesek...
Ben2: Hoppala! şimdi de tenisten bahsediyor manyak. Konuya dönecek misin? Sen üniversite ligi kuralarına yorum yapmak için oturmadın mı bilgisayar başına?
Ben1: Evet!
Ben2: O zaman ne bu?
Ben1: Yazmadan önce son gelişmeleri okudum. Şevkim kaçtı...
Ben2: Nerene kaçtı?
Ben1: Terbiyesizleşme! Son durumu biliyor musun?
Ben2: Ne var ki son durumda?
Ben1: Dur maddeleyeyim sana (ya da bana):
- Maçlar ertelendi. "Ne zamana?" deme bilinmiyor...
- Herkes şikayet ediyor, sporun içinde olanlar elle tutulur bir çözüm üretip uygulayamıyorlar.
- Maddi destek yoka yakın...
Ben2: Ağa ben bildim bileli yok ki o destek.
Ben1: Bölme! Yazıyorum daha:
- Piyasada hakem yok. Olanların da alacakları mı varmış neymiş. Maçları yönetecek adam yok.
Ben2: Aha yakaladım. Hani senin "ulan maç setretmek de bir yere kadar; bari hakem olayım da faydam olsun" fikrine ne oldu?
Ben1: O da Şevki'yle birlikte kaçtı!
Ben2: Nasıl yani?
Ben1: Perşembe akşamı duyuru gördüm; "evraklarınla birlikte cumartesi sabahı Ankara'da ol" diyordu. Hem de bayram tatilinin başladığı hafta. Evrakları hazırlasam bile nasıl bilet bulacaksam.
Ben2: Sen de zamanında takip etseydin ilanı!
Ben1: Haklısın ya! İlan 8 aydır yayınlanıyormuş, ben son birkaç gün gördüm zaten. Dalga mı geçiyorsun?
Ben2: O değil de; liglerde ne olur?
Ben1: ODTÜ Şahinleri ve DEÜ Efeleri kendi liglerinde şampiyon olsunlar yeter bana. Gerisinden bana ne?
Ben2: En azından gruplar için tahmin filan yapsaydın.
Ben1: Haydaaaaa!
Ben2: Ne oldu?
Ben1: Phoenix ile Chicago karşılaşacaktı NBA'de. Ömer Aşık ile Hidayet Türkoğlu rakip olacaktı, tamamen unuttum ben onu. Ne oldu o maç sonucu?
.
.
.
.
uzar gider...

November 01, 2010

Senden, benden, bizden

Paslanmak üzere sayfa, acilen müdahale etmem lazım. Kış da geliyor, bakım şart. Sezon başlamadan ilk yazıyı yazayım, gerisine bakarız.

Son yazıyı askere gitmeden yazmışım. Sağ salim döndüğüme göre sıkıntı yok o konuda. 5 aylık bir Kahramanmaraş seyahatini bol bol nöbet, yüzlerce saat de dersle geçirdim. Askerlikten çok öğretmenlik yaparak ödedim vatan borcumu. Darısı kalan borçlara...

Kahramanmaraş'tan İzmir'e dönünce tekrar futbol damarım kabardı. Ankara'ya dönsem adres belliydi ama bıktı Ankara benden. Ben de ailemin yanına geldim. Oynayabilir iyim acaba dedim ve 9 Eylül Efeleri ile birkaç antrenmana çıktım. Sağolsunlar gayet iyi karşıladılar ve hemen aralarına aldılar beni. Aslında olacak gibiydi ama, bu göbekle gençlere ayak uyduracak hale gelmem aşırı emek gerektirecekti. Araya iş görüşmeleri de girdi. Kişisel sorunlar filan derken mesafeyi de kendimce bahaneden sayıp (İzmir'i bilenler için söylüyorum ben Çiğli'de oturuyorum antrenmanlar Tınaztepe'de) zorlamamaya karar verdim. Spor adına maçları izlemek dışında haftada 1 saat halı saha neyime yetmiyor bu yaştan sonra diyerek kısa sürede tekrar bıraktım.

Bıraktım dediysem oynamayı bıraktım. Gerçekten sıkı çalışan ve istekli bir takım oluşmuş 9 Eylül'de. Bir aksilik olmazsa İzmir'deki tüm maçlarını tribünden izlemeyi düşünüyorum. Rakibi ODTÜ değilse taraftarıyım (hemen bir noktayı da açayım; oynamaya devam etsem DEÜ-ODTÜ maçlarında giydiğim forma için sonuna kadar savaşırdım, o ayrı). Demedi demeyin, ilk senede can yakacak bu takım...

Bir taraftan da internet üzerinde ülkemde neler olup bittiğini takip ediyorum. İçinde olmadığım için sağdan soldan duyduklarımla yorum yapmak istemiyorum ama zannediyorum milli takımın yurtdışı macerasını (hayalini demek daha doğru olacak zannediyorum, pek macera olamadı) fiyasko diye özetleyebilirim.

Fikstürü de inceledim, yorumlarımı ikinci bir yazıda toparlarım sonra. Yazılacak, çizilecek çok şey varmış gibi duruyor. Aslında yapılacak daha çok şey var ama yapan yok (ben de dahilim buna). Hakkımızda hayırlısı diyorum.

Yeni sezon herkese hayırlı olsun...